8 Kasım 2010 Pazartesi

GENCE NOTLARI

Eminim ki birkaçımız haricinde hepimizin hayali bir gün Türkiye’ye dönüp yerleşik hayata geçmek. Kimimiz için uzak, kimimiz için yakın bir hayal. Döndükten sonra, iş yerinde , televizyonda ya da bir arkadaş sohbetinde Azerbaycan'la ilgili bir şey duyar gibi olduğumuzda algılarımız seçici hale gelecek. O ana kadar izlemediğimiz programdan ya da dinlemediğimiz sohbettden "Azer" kelimesini istemsiz olarak işiteceğiz. Azer, Azeri, Azerbaycan kelimeleri bize hayatımızın bir dönemini ifade edecek. “Vay be” diyeceğiz “bilmem kaç sene Azerbaycan’da yaşadım”. Bu cümleden sonra, karşımızdakinden şöyle bir soru gelecek. Yaa, hangi şehirde? Cevap yine birkaçımız haricinde BAKÜ.
Buralardan gittiğinde “Yau bilmem kaç sene Azerbaycan’da kaldım, Bakü’den başka yeri görmedim.” demek istemeyenler için alternatifsiz seçim Gence. Sadece Azerbaycanın 2. Büyük şehri değil aynı zamanda tarihi bir şehir çünkü.


Genceye Ulaşım.
4 kafadar gece trenle gitmeye karar verdik. Akşan 9’da bindik sabah 8'de Gence’deydik. Daha önce tren yolculuğu yaptıysanız yadırgamayabilirsiniz ama benim gibi daha önce trene hiç binmediyseniz ya da bindiğiniz tek tren Belçika Hollanda arası hızlı trense şok geçirebilirsiniz. Öyle bir lüks beklemeyin. Aralık ayında gittiğimiz için hava soğuktu. Eski rus tipi trenler, eski ve daracık kompartmanlar, Vuuuu vuuu sesleri ve duman. Ortam 2. Dünya savaşını anlatan siyah beyaz bir filmin seti gibi. Ben şoku atlatıp insek mi acaba diye düşünmeye başladığımda tren hareket etmişti bile. Kendi yatağımda bile çoğu zaman uyku tutmaz beni, Allahım bu gece hiç uyumayacağım galiba dedim ama yanılmışım. Tren tıngır mıngır, tıngır mıngır salladıkça öyle bir uyku geliyor ki, bebekleri uyutmak için niye salladıklarını anladım.



Gence’de ulaşım aracı.
Tren istasyonunda indiğinizde 30-40 manat civarında bir ücrete taksilerden biriyle sizi tüm gün gezdirmek üzere anlaşabilirsiniz. Biz öyle yaptık.



Gezilecek görülecek
Taksi şöförü bizi önce kahvaltı yapmak üzere salaş kahvehane havasında bir yere götürdü. Ambiyans beş üstünden bir yıldız aldı ama kaymak, bal ve azeri usul demleme çay enfesti.

Şeyh Abbas Camii, tarihi yerlerden

Kime ait olduğunu şu an hatırlayamadığım bir de türbe var tarihi mekanlar arasında. Eğer Konya veya Aksaray civarında bulunduysanız çok tanıdık gelecek, konsept aynı: Çin malı tesbih, cevşen ve dua kitaplarının satıldığı bir tezgah, etrafta irili ufaklı mezar taşları, türbe içinde üstü halı ve kumaşlarla kaplı kocaman bir mezar, etrafında dönerek ellerini açmış dua edenler, konuşmalar fısır fısır, ufak renkli pencereden sızan loş ışık ve tozlu halı kokusu. Türbede yatanların ruhuna birer Fatiha okuduktan sonra vakit kaybetmeden Nizami Anıtı'na doğru yola çıktık.


Yolda Azerbaycanın en büyük fabrikası olduğu söylenen Azeraliminyum fabrikası'nı görebilirsiniz.

Nizami Anıtı'nda bizi rehber bir Hanım karşıladı. Hanım Teyze hangi dilde anladığımızı sordu. Türkçe, İngilizce, Rusça, hangi dilde arzu edilirse Nizami Gencevi’nin hayatı ve eserleri hakkında aruz vezninde bilgi veriyor. "Mefâ'ilün, mefâ'ilün, fa'ûlün Leyla ile Mecnun mesnevisi, gazeller dökülüyor ağzından.

Hüsnün gözəl ayətləri, ey sevgili canan!
Olmuş bütün aləmdə sənin şəninə şayan
.
Kəl eylə inayət, mənə ver busə ləbindən,
Çünki gözəlin busəsidir aşiqə ehsan.
.
Sordum ki, "könül hardadır" aldım bu cavabı.
"Heç sorma, tapılmaz onu axtarsa da insan".
 .
Rəhm eylə, deyib, sel kimi göz yaşımı tökdüm
Kim, qanım ilə əl yuma, ey afəti-dövran!

 .
İnsafın əgər varsa, açıq de, bu Nizami,
Sənlə necə rəftar eləsin, ey mahi-taban?

.
Kəl söylə, cavabın nə olar, sorğu zamanı,
Əhvalımı səndən soruşarsa Qızıl Arslan?

Nizami Gencevi
 Ansiklopedik bilgi: Nizâmî-i Gencevî (ölm.1025) Selçuklular devrinde İran'ın en büyük şairi imiş. 5 Adet mesnevinin birleşmesine "hamse" adı veriliyormuş ve Nizami ilk kez beş mesnevî yazarak bir Hamse ortaya çıkarmış. Mesnevileri İran ve Türk şairlerince örnek alınmış.

    

Nizami'nin eserlerinden sahneleri resmeden  heykeller

Neredeyse tüm hamse’yi okutturarak bayağı bir yorduğumuz Rehber Hanım’a teşekkür ederek ayrıldık anıttan. Öğlen yemeği için aşağıdaki gibi bir yerin tavsiyesini almıştık ancak taksi şöförü işgal altındaki bölgenin sınırını geçme ile ilgili problem olabileceğini söyleyerek gitmememizi önerdi. (bkz yukarıdaki harita) Onun sözünü dinleyerek yine onun götürdüğü dağlık bir piknik alanına geldik.



  
              

İşletme sahibinin köpeği üstümüze atlayarak karşıladı bizi. Taze kebapları mideye indirdik, köpekcik de sevgi gösterisinin karşılığını aldı tabiki. Mis gibi dağ havasını içimize çektik ve sonra yeniden düştük yollara. Aşağıdaki fotoğraf dönüş yolundan. Karnımız tok olduğu için sadece fotoğrafını çekmekle yetindik ama arzu eden Gence’de Hollanda temalı bu restoranda yemek yiyebilir. İleride imkanım olursa ben de Roterdam’da Gence temalı bir restoran açmayı planlıyorum. Azeri -Türk yemeklerinin yapıldığı, Gence kalesinden esinlenerek restore edilmiş fonda Nizami şiirleri okunan bir restoran Hollandalılara ilginç gelebilir.

             

Ve Gence Kalesi.

             

Şehrin ortasında pek bir özelliği olmayan büyükçe bir park var. Arzu eden öğlen yemeğinin üzerine çayını bu parkta keyifle içebilir.



Gence Belediye Binası

             


Gence’de göreceğiniz ilginç yapılardan biri de şişe ev.  Sorduk soruşturduk, tarihinin çok eski olmadığını söylediler. Eğer sadece kendi tükettiği şişeleri kullandıysa muhtemelen karaciğer problemleri yaşayan ev sahibi, evinin dış cephesini şişelerle kaplamış. Çatının sundurma kısmına da çok güzel yağlı boya portreler kondurmuş. Dünyada başka örneklerine raslayabileceğiniz bu süslü ev renklilik kazandırmış şehre. O yüzden Gence'ye kadar gitmişken görmeden dönmemek lazım.
Şişe Ev
 Aralık ayında giderseniz, ağaç dallarından sarkan hurmaları da görebilirsiniz. Biz gittiğimizde ilkokul çocuklarının çizdiği elma ağacı resimleri gibi dallarda yaprak yoktu, sadece tombul tombul hurmalar vardı.

             
                                 


Genceden gelirem yüküm hurmadır
Gencenin yolları burma burmadır
Gencede bir gözel var teli turnadır
Güneşe sen çıkma men çıkım deyir


Dönüşte otobüsle dönmeye karar vermiştik ama fiyat çok farklı olmadığı için taksi ile döndük. Saat 5 gibi yukardaki şarkıyı söyleye söyleye ayrıldık Gence’den, cebimde de dalından kopardığım bir tane hurma vardı şarkıyı doğrulayan.

                 

Kevser DURU GÖLALMIŞ 
Aralık 2008.